Arama:
Stres Ve Stres Yönetimi

Stres ve Stres Yönetimi

Stres Ve Stres Yönetimi

 

Hayatımıza sorunsuz bir şekilde devam ederken birden her şey tersine dönüverir ve sanki az önceki insan biz değilmişiz gibi düşünmeye, hissetmeye ve davranmaya başlarız. Bu olumlu halimizden bizi gergin ve sinirli hale sokan faktörlerden biri de strestir. Stres, bir tehdit algıladığımız zaman ve bununla başa çıkma gücümüzün olmadığını düşündüğümüz zaman çöker üzerimize. Vücudumuzu değişime uğratan bir gerilim hali yaratan stres her zaman zararlı ve istenmeyen bir durum mudur? Stresin varlığını inkar etmek daha fazla stres yaşamamıza sebep olur. ‘’Hiç stres yaşamadan yaşamımı sürdürmek istiyorum’’ diyen birini düşünebiliyor musunuz? Mümkün değil tabi ki. Çünkü stresin belli bir miktarı işimize yarar ve istediğimiz hedefe ulaşabilmemiz için bize yardımcı olabilir.

 

Stres yaşamamıza sebep olan faktörlere baktığımızda karşımıza ‘’kendimiz’’ çıkıyor. Kişisel özelliklerimiz ( olayları yorumlayış şeklimiz) olağanüstü durumlar yaşadığımıza dair mesajlar veriyorsa kapılarımızı açıyoruz ve stresi içeriye davet ediyoruz. Etrafımızdaki insanlara baktığımızda benzer olayları yaşamalarına rağmen etkilerinin farklı olduğunu çokça görmüşüzdür. Bir diğer faktöre baktığımızda ise toplumsal olayları görüyoruz. İş değişikliği, taşınma, borçlanma, sevdiğimiz insanları kaybetme gibi durumlar da tehdit algımızı artırıyor. Bunlara ek olarak çevresel olaylar( deprem, sel vb) ile fizyolojik değişiklikler( uykusuzluk, ergenlik dönemi, hastalıklar, menstürasyon dönemi vb.) stresör olarak karşımıza çıkıyor.

 

Stresi katlanılır hale getirebilmek için ve hayatımızdaki etkisini günlük aktivitelerimizi engellemeyecek hale getirmek için yapacağımız bazı şeyler vardır. Şimdi sizinle stresör durumlarla karşılaştığımızda neler yapabileceğimizi paylaşacağım. Kendimize tehdit olarak algıladığımız bir durumun bizde stres yaratacağını söylemiştim. Bu tehdit bizim abartılı yorumlarımız ile birleştiğinde ortaya bir dengesizlik çıkar. Burada durup düşünmek faydalı olacaktır. Yaşadığınız durumu ne kadar doğru değerlendiriyorsunuz? Mesela bu yakında gireceğiniz bir iş görüşmesi olsun. Görüşmeye girmeden önce olumsuz düşünceler bir felaket senaryosuna dönerse stresin ağılığı da artacaktır. Bu durumda da normal performansınızı gerçekleştiremeyecek ve olasılıkla başarısız olacaksınız. Erken yorum yapmak ve hatalı değerlendirme yapmak tehditin boyutunu artıran faktörlerden bazılarıdır. O zaman yapılması gereken şey strese sebep olan durum ile ilişkinizi değiştirmek olacaktır. Bu iş görüşmesi kötü geçse bile diğer görüşmelerin de olduğunu aklınızdan çıkarmamanız sizin faydanıza olabilir. Bu düşünce, en kötü durumda bile seçenekleriniz olduğunu size hatırlatacaktır. Ayrıca stres yaratan durum üzerinde kontrolümüzü artırarak daha başa çıkabilir hale getirebiliriz. Kontrol sağlayabilmenin en önemli anahtarı da zaman yönetimi konusundaki becerimizdir. Yapmamız gerekenleri önemli olandan daha az önemli olana doğru kategorize edip öncelik sırası belirlemek hem zaman yönetimi hem de durumun yaratacağı zorluklara karşı aksiyon almamızı ve kendimizi sorunlar ile başa çıkabilir hissetmemizi sağlayacaktır. Bunların dışında çevremizdeki insanlardan yardım almak, açık, net ve anlaşılır bir iletişim dili kullanabilmek de stresör durumların etkisini azaltmada etkili olabilir. İletişim kurmadaki amaç kendimizden ve varsa karşımızdakinden isteklerimizi belirtmektir. İnsan başkalarının davranışlarını kontrol edemeyeceğini ancak kendi düşünce ve duygularını paylaşmakta sakınca olmadığını anladığı zaman olaya bakış açısı da değişecektir.

 

Sonuç olarak stresin varlığını kabul etmenin stres ile başa çıkmada ön koşul olduğunu bilmek önemlidir bizim için. Stres, birlikte yaşamak zorunda olduğumuz, etkisini azaltabildiğimiz ve ortaya çıkarıcı faktörlerini bulabildiğimiz bir durumdur. Bize mutluluk veren ödüllendirici faaliyetleri artırarak, spor yaparak, grup etkinliklerine katılarak yani fiziksel ve sosyal aktiviteleri artırarak stresi daha yönetilebilir hale getirebiliriz. Unutmayın siz karşılaştığınız durumla başa çıkamayacak kadar çaresiz değilsiniz.

 

logo_siyah
Koray Tanel - Uzman Klinik Psikolog

Siz de sorunların üstesinden gelmekte zorlanıyor ve kendinizi güçsüz, çaresiz, umutsuz mu hissediyorsunuz? O halde destek almak için doğru yerdesiniz. İster yüz yüze isterseniz online platformda görüşme için randevu oluşturabilirsiniz.

Detaylı bilgi için arayın

+90 533 411 8379

Diğer Blog Yazılarım...

Sosyal Fobi

Sosyal Fobi         NEDİR?   Sosyal fobi, bireyin günlük yaşantısı çerçevesinde başkaları tarafından eleştirileceğini, yargılanacağını düşündüğü ortamlarda ortaya çıkan yoğun, belirgin ve

Yazının devamı »
Çift ve Aile Terapisi

Çift ve Aile Terapisi

Çift ve Aile Terapisi   Çift ve Aile Terapisi; bireylerin hayatlarında çeşitli alanlarda daha kaliteli bir yaşamı, gelişimi ve değişimi sağlamak için ilişkinin temele alındığı

Yazının devamı »

Değiştirmek İstediğin Ne Varsa İlk Adım İçin Harekete Geç!

İstediğiniz her an, dünyanın her yerinden anında online terapi randevusu alabilirsiniz !

Psikolojik Sağlamlık

Psikolojik Sağlamlık

Psikolojik Sağlamlık

 

İnsan dünyaya geldiği andan itibaren mücadeleye başlar. Yıllar ilerledikçe mücadelenin boyutları değişir ve yeni başlıklar açılmaya başlar. Hastalıklar, ayrılıklar, kayıplar, ruhsal sıkıntılar insanın tüm hayatı boyunca mücadele etmek zorunda olduğu bazı zorluklardır. Bu zorlukların ortak noktası herkesin başına mutlaka gelecek olmasıdır. Buradan şunu anlıyoruz ki insan yaşamının bazı ortak noktaları var, bu zorluklar herkesin başına gelebiliyor ancak sorulması gereken bir soruyu da aklımıza bırakıveriyor ‘’ Neden herkes aynı şekilde etkilenmiyor?’’.

 

Sorunun cevabı olarak bireysel farklılıklar, yaşam koşulları, sosyo-ekonomik düzey vb. seçenekler aklımıza gelse de biz bu yazıda zorlukların bıraktığı etkilerle başa çıkmada çokça duyduğumuz Psikolojik Sağlamlık ( resilience ) kavramına değineceğiz. Psikolojik sağlamlık, yaşadığımız zorluklar karşısındaki duruş şeklimiz olarak ifade edilebilir. Yaşanan sıkıntıların ardından olayı nasıl değerlendirdiğimiz ve üstesinden gelmek için neler yaptığımız bizi bu yeteneğimiz ile karşı karşıya getiriyor. Yaşanan zorlukların hayatın bir parçası olduğunu kabul etmemiz, her şeye rağmen hayatın devam ettiğine ve çözümler bulacağımıza inanmamız bizim direncimizi belirliyor. Kimimiz bu şekilde düşünürken, kimilerimiz ise başımıza gelenleri felaketleştirerek görmekte. Bu da psikolojik direncimizi düşürmekte ve destek almadan yaşadıklarımızın üstesinden gelemememize neden olmaktadır. Görüldüğü üzere psikolojik sağlamlık bir anlamda esnek olmaktır. Düşmeyi bildiğimiz gibi kalmayı da bilmemizdir kısacası. Çevremizde pek çok acılar yaşamasına rağmen hayatına devam eden insanlar görmekteyiz ve bu insanlara baktığımızda ortak bazı özellikleri olduğunu görebiliriz. Psikolojik Sağlamlığı yüksek kişilerin; kendilerini ve kaynaklarını çok iyi tanıdıklarını, kendilerini tüm özellikleri ile kabul ettiklerini, pozitif düşünen ve umudunu kaybetmeyen insanlar olduklarını, problem çözme ve iletişim yeteneklerinin yüksek olduğunu, aktif bir hayatlarının olduğunu, duygularının farkında olduklarını ve gerektiğinde düzenleme becerisine sahip olduklarını görüyoruz. Fakat hiç birimiz zorlukları karşısında bu özelliklerimizin olduğunun farkında olmayız ancak bir şeyler yapmak zorunda olduğumuzu biliriz ve yaparız. Yapabildiğimiz zaman direncimizin ve baş etme becerimizin yüksek olduğunu söyleyebiliriz.

 

Psikolojik Sağlamlığın zamanla ve yaşananlar ile artıp azalabilen bir yapısı olduğunu da unutmamak gerekir. Çevremizdeki insanların varlığı ve kalitesi ( aile, arkadaş vb.), onlarla kurduğumuz iletişim şüphesiz ki bizim psikolojik sağlamlığımızı artıran unsurladır. Diğer taraftan bakmak gerekirse çevredeki kaynakları yeterince iyi ve destekleyici olmayan yalnız insanların dirençlerinin düşük olabildiğini gözlemlemekteyiz. O halde bize düşen çevremizdeki insanları hem sayı hem de kalite açısından artırmak yani doyurucu ilişkiler geliştirmek olacaktır. Kendimiz ile baş başa kaldığımızda ise okuduğumuz kitaplar, dinlediğimiz müzikler, izlediğimiz filmler gibi bazı rutinlerimiz olması da direncimizin artmasına olumlu etki edecektir.

 

Sonuç olarak Psikolojik Sağlamlığın geliştirilebilir bir beceri olduğunu unutmamalıyız. Dolayısıyla bu özeliğimizin yatırım yapılacak özelliklerimizden biri olduğunu da söylemeliyiz. ‘’Yaşam herkese eşit davranmıyor’’ şeklinde düşünürsek baş etme kanallarımızın farkında olmayarak yaşadığımız zorlukların etkisini daha da artırabiliriz. Her şeye rağmen zorlandığımızı düşündüğümüzde ise uzman yardımı almaktan çekinmemeliyiz.

logo_siyah
Koray Tanel - Uzman Klinik Psikolog

Siz de sorunların üstesinden gelmekte zorlanıyor ve kendinizi güçsüz, çaresiz, umutsuz mu hissediyorsunuz? O halde destek almak için doğru yerdesiniz. İster yüz yüze isterseniz online platformda görüşme için randevu oluşturabilirsiniz.

Detaylı bilgi için arayın

+90 533 411 8379

Diğer Blog Yazılarım...

Sosyal Fobi

Sosyal Fobi         NEDİR?   Sosyal fobi, bireyin günlük yaşantısı çerçevesinde başkaları tarafından eleştirileceğini, yargılanacağını düşündüğü ortamlarda ortaya çıkan yoğun, belirgin ve

Yazının devamı »
Çift ve Aile Terapisi

Çift ve Aile Terapisi

Çift ve Aile Terapisi   Çift ve Aile Terapisi; bireylerin hayatlarında çeşitli alanlarda daha kaliteli bir yaşamı, gelişimi ve değişimi sağlamak için ilişkinin temele alındığı

Yazının devamı »

Değiştirmek İstediğin Ne Varsa İlk Adım İçin Harekete Geç!

İstediğiniz her an, dünyanın her yerinden anında online terapi randevusu alabilirsiniz !

Obsesif Kompulsif Bozukluk

Obsesif Kompulsif Bozukluk

Obsesif Kompulsif Bozukluk

 

Halk arasında vesvese olarak bilinen Obsesif-Kompulsif Bozukluk, obsesyon adı verilen takıntılı düşünce, fikir ve dürtüler ile kompulsiyon adı verilen yineleyici davranışlar ve zihinsel eylemlerden oluşan ruhsal bir hastalıktır. Tipik obsesyonlar olarak kirlenme-bulaşma, kendine ya da başkalarına zarar vermekten korkma, yaptığı ya da yapmadığı davranış ile ilgili kuşku duyma, kabul edilemez davranışlar yapma korkularını içerir. Sıkça görülen bu türlerden farklı olarak cinsel(kız kardeşime istemeden bir şey yapar mıyım?), dinsel( Allah’a küfretme), simetri( duvarda asılı her şey düz olmalı), sayma ( 5 defa dokunmadan kıyafetini giyememe), biriktirme ve saklama( lazım olur diye aldığı malzemeleri saklama), sayılar, renkler, batıl inançlar gibi türleri de bulunmaktadır. Kompülsiyonlar, obsesyonların etkisini azaltmak için yapılan ritüeller olarak bilinir( kapının kilitlendiğinden emin olmak için kontrol etme, içinden sessizce dua etme, aşırı el yıkama, güvence arama, nesneleri sıraya dizme, biriktirme vb.)

 

Obsesif Kompulsif Bozuklukta kişi kendi düşüncelerinden korkmaktadır. Sonrasında korktuğu düşüncelerinden kaçınmaya başlar ancak düşünceden kaçınmak çok daha zordur. Çünkü kişi bir şeyi düşünmemeye çalışıyorsa o düşünce daha fazla aklına gelmekte bu durum da rahatlatıcı bazı davranışlar geliştirmelerine neden olmaktadır. Bu döngüyü kırmak için maruz bırakma ve tepki önleme uygulamaları yapılır. Kişi tekrarlayan korkuları ile karşı karşıya getirilir ve bu sırada yaptığı davranışları yapmaması istenir. Görüldüğü üzere OKB yaşayan kişiler ancak korktukları durumlar ile yüzleşince hastalıktan kurtulabilirler.

 

OKB yaşayan kişilerin düşüncelerine bakıldığında olumsuz olayların olma olasılığını çok fazla gördükleri, olay gerçekleşirse büyük zararlar görecekleri, olayları engellemenin tek sorumluluğun kendilerinde olduklarını ve bu sorumluluğun altında ezildikleri görülür. Yani tehlike ve sorumluluk ile ilgili düşüncelerinin abartılı olması bu bozukluğu yaşamalarına sebep oluyor denilebilir.

 

Obsesif Kompulsif Bozukluk genellikle ergenlik dönemi ve erken yetişkinlik zamanlarında ortaya çıkar ve kadınlarda görülme oranı daha yüksektir.

 

Obsesif Kompulsif Bozukluğun işlevselliği etkilemesi tedavi edilmesi gerektiği anlamına gelir. Yani kişi ellerini yıkamaktan dolayı ya da kontrol etmekten dolayı günlük rutinlerini yerine getiremiyorsa( çocuğunu okula hazırlayamıyorsa) tedavi için başvurmak gerekebilir. Takıntılar her insanda belli düzeylerde olabilir yani takıntı olması obsesif-kompulsif bozukluk tanısı alacağı anlamına gelmez. Burada dikkat edilmesi gereken nokta takıntıların süresi ve işlevsellikte bozulmaya yol açıp açmadığıdır.

 

OKB kendi kendine geçmeyen ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlıktır. Erken müdahale tedavi süresini kısaltır. Tedavide bilişsel davranışçı terapi ve ilaç kombinasyonu en etkili yöntem olarak bilinmektedir. Bilişsel Davranışçı Terapi, kişinin felaketleştirici düşüncelerini azaltmaya ve O’nun korkuları ile yüzleşmesine olanak sağlamaya odaklanır.

logo_siyah
Koray Tanel - Uzman Klinik Psikolog

Siz de sorunların üstesinden gelmekte zorlanıyor ve kendinizi güçsüz, çaresiz, umutsuz mu hissediyorsunuz? O halde destek almak için doğru yerdesiniz. İster yüz yüze isterseniz online platformda görüşme için randevu oluşturabilirsiniz.

Detaylı bilgi için arayın

+90 533 411 8379

Diğer Blog Yazılarım...

Sosyal Fobi

Sosyal Fobi         NEDİR?   Sosyal fobi, bireyin günlük yaşantısı çerçevesinde başkaları tarafından eleştirileceğini, yargılanacağını düşündüğü ortamlarda ortaya çıkan yoğun, belirgin ve

Yazının devamı »
Çift ve Aile Terapisi

Çift ve Aile Terapisi

Çift ve Aile Terapisi   Çift ve Aile Terapisi; bireylerin hayatlarında çeşitli alanlarda daha kaliteli bir yaşamı, gelişimi ve değişimi sağlamak için ilişkinin temele alındığı

Yazının devamı »

Değiştirmek İstediğin Ne Varsa İlk Adım İçin Harekete Geç!

İstediğiniz her an, dünyanın her yerinden anında online terapi randevusu alabilirsiniz !